Yeşil Devrim
Yeşil devrim dediğimizde aklımıza çevre politikalarında ani, radikal bir değişimi getiriyor olsa da aslında yoksul ülkelerde yüksek verim alınan ekinlerin yetiştirilmesini belirtmek amacıyla 1968’de icat edilen bir kavramdır. Dünya nüfusunun giderek yükselen oranlarda artmasıyla beraber (1963’te %2.2 zirve) Rockefeller ve Ford vakıfları 1940’larda Meksika’nın buğday üretimini arttırmaya yönelik araştırma programlarını finanse etmişlerdir.

20 yıl süregelen özel ıslah çalışmalarıyla daha gür, daha hızlı olgunlaşan ve çiftçilerin eskiye oranla daha fazla yıllık hasat almasını sağlayan yeni bitki türleri oluşturulmuştur. Bunlar arasında olan pirinç, fasulye, mısır ve darı gibi başlıca tüketilen gıda ürünlerinin daha yüksek verim veren türleri yetiştirildi.
Günümüzde, özellikle Sahraaltı Afrikası gibi, gelişmiş olan tarım teknolojilerinin olumlu etkisiyle henüz karşılaşmamış bölgelerde, gıdadaki kıtlıkların giderilmesine yönelik araştırmalar halen devam etmektedir. Her ne kadar Yeşil Devrim besin fiyatlarının düşmesine, daha fazla gelir elde edilmesine ve Asya ve Latin Amerika’da beslenmenin iyileşmesine katkıda bulunmuş olsa bile bu ilerlemelerin bir bedeli olduğunu savunan muhalifler de vardır. Çok fazla gübre ve böcek ilacı kullanımı, fazla sulama ve aşırı tarım, sıkıntılı olan bölgelerde önünde sonunda daha da büyük kıtlıkların yaşanmasına neden olabilir.

Yeşil Devrim’in Olumlu Sonuçları
Yeşil devrim’in olumlu sonuçları buğday, pirinç ve darı üretiminde büyük artışlar sağlanmıştır. Bir yılda birden fazla ürün alma olanağı olmuştur. Olumsuz iklim koşullarının tahıldaki etkisi azalmıştır. Traktör, gübre, ilaç kullanımı ve ıslah edilmiş tohum sayesinde çiftçilerin yaşam standardı yükselmiştir. Sulamalı tarım arazilerinde genişleme gözlemlenmiştir. Kısaca Yeşil Devrim gıda yetersizliğini engelleme büyük bir rol oynamıştır.
Yeşil Devrim’in Olumsuz Sonuçları
Yeşil Devrim’in olumsuz sonuçları HYV (Higher Yielding Varieties -Yüksek Verimli Türler) kullanımı tohumda gideri arttırmıştır. Bu tohumlar yüksek miktarlarda pestisit ve gübre kullanımına gereksinim duyduklarından harcamaları artırır ve yabani ot yetişmesine, suların kirlenmesine neden olur. Tohumlar topraktaki azotu fazla tükettiğinden ötürü geleneksel tohumlara göre toprak daha hızlı fakirleşmiştir. Yüksek verimli çeşitler başlarda birden fazla ürün verirken daha sonralarda sadece bir ürün vermeye başlatılmıştır. Bu da çiftçinin tohum satan firmalara bağımlılığını ve üretim maliyetini arttırmıştır.
0 Yorum