Mardini Gezelim
Mardini gezelim. Bugün gerek mimari yapısı, tarihi geçmişi, gerek filmlere konu olan konakları, gelenek ve görenekleri ile ben dahil bir çok kişinin gitmek isteyip, gidemediği Mardin’den bahsedelim.

Geçmişimizden günümüze kadar bir çok medeniyete kucak açmış olan, Fırat ve Dicle Nehri arasındaki Mezopotamya bölgesindeki bir dağın tepesine kurulmuş olan Mardin, Yukarı Mezopotamya’nın en eski şehridir. Mardin, Arami/Süryani Subari, Sümer, Akad, Babil, Mitanniler, Asur, Pers, Bizans, Araplar, Selçuklu, Artuklu, Osmanlı Dönemi’ne ait bir çok tarihi yapıyı ve eseri içinde tutan açık hava müzesi niteliği taşımaktadır.
Farklı dini inanışlarının yanında, tarihi ve sanat değeri çok büyük olan camiler, türbeler, kiliseler, manastır antik bir şehirdir. İpek Yolu güzergahında olup, Mardin’de beş han ve bir kervansaray mevcuttur.
Mardin kelimesinin Farsça, Yunanca, Arapça ve Süryanice olduğu hakkında rivayetler bulunmaktadır. Mardin’de karasal iklim özellikleri görülmektedir. Kış ayları soğuk ve yağışlı, yaz ayları ise kurak geçer.
Türkiye’nin bir çok kesiminden, nüfusa sahiptir. Mardin’de Kürtler, Hristiyanlar, Süryaniler, Sünni Araplar, Türkler, Yezidi-Kürtler ve Ermeniler yaşamaktadır. Süryani ve Yezidi nüfusu göçler sebebiyle azalmışsa da, Mardin ve Midyat bölgesinde halen az sayıda Süryani bulunmaktadır.
Şehir merkezi başta olmak üzere, Nusaybin, Midyat, Kızıltepe, Dargeçit, Derik, Ömerli, Mazıdağı, Yeşilli sekiz tane ilçesi vardır.
Mardin Tarihi ve Kültürel özellikleri açısından oldukça zengin bir şehirdir ki; yapılan kazılarda, Cilalı taş Taş devrinden, Tunç ve Demir Çağından kalıntılara rastlanmıştır.
Mardin yolculuğunuzda mutlaka gitmeniz ve görmeniz gereken başlıca yerler ise ;
Zinciriye Medresesi
Şeyh Çabuk Camii
Bakırcılar Çarşısı
Artuklu Kervansarayı
Kasımiye Medresesi
Midyat Evleri
Mor Gabriel Manastır
Dara Harabeleri
Mardin Kalesini görmelisiniz
Mardini Gezelim Yemeklerini Yiyelim

Bu kadar çok gezerken, mutlaka acıktığınızı hissedeceksiniz. Mardin’in kendine has lezzetlerinden, kıbbe, çiğ köfte, keşkek, soğan kebabı, kaburga dolması, firkiye, alluciyye gibi meşhur yemeklerini, harire, zille, zerde, cevizli sucuk, helva çeşitleri, cevizli tatlılarını tadarak üzerine içecek olduğunuz mırra (kahve) ile ziyafetinizi sonlandırabilirsiniz.
Ziyafet sonrası hala vaktiniz var ve zamanınız kısıtlı değilse şayet; gezi rehberinize Şehidiye Medresesi, Sitti Radviyye Medresesi (Hatuniye Medresesi), Mardin Sabancı Kent Müzesi, Revaklı Çarşı (Sipahiler Çarşısı-Tellallar Çarşısı), Hz. Ali’nin süt kardeşi olan sahabe Muhammed Zurrar Camii ve Türbesi, Melik Mahmud Camii, Mardin Müzesi, Kırklar Kilisesi (Mor Behnam ile kız kardeşi Saro Kilisesi), Surur Han Kervansarayı, Kayseriyye Bedesteni, Kasımiye Medresesi, Gazipaşa İlkokulu, Firdevs Köşkü, Emüniddin Külliyesi, Abdüllatif Camii (Latifiy

e Camii), Savurkapı Hamamı (Bab es-Sur) da eklemeli görmeden ve gezmeden şehri terk etmemeliniz.
Ben Mardin’e gitmeden araştırırken ruhumu şehirde gezdirdim. Zaman içinde bir nasip olur da inşallah giderim. Yaptığım araştırmalarda her yapının kendine has bir hikayesinin var olduğunu gördüm. Rehberiniz sağlamsa bu hikayeleri buraları gezerken dinlemek yada Mardin halkından birebir duymak, ayrıcalık olmalı diye düşünüyorum.